10 Ara 2024 15:08

Siyonist rejimin Suriye saldırıları ve bölgesel dinamikler

Siyonist rejimin Suriye saldırıları ve bölgesel dinamikler

Siyonist rejim daha önce Golan Tepeleri'ni önemli bir dönüm noktası ve varlığının devamına yönelik askeri bir tehdit olarak görüyormuş gibi davranıyordu. Ancak şimdi işgal altındaki toprakların sınırlarıyla temelde hiçbir ilgisi olmayan yerlere saldırıyor.

Siyonist Rejim ordusunun hava saldırıları ve topçu atışlarıyla Suriye'nin askeri altyapısı, üsleri ve askeri araçlarına yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, türünde benzeri görülmemiş bir durumdur. Beşar Esad hükümetinin Suriye'de düşmesinin ardından İsrail, Suriye'nin askeri tahkimatları ve teçhizatına karşı 300'den fazla saldırı gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda önemli bir soru ortaya çıkıyor: İsrail neden Suriye'nin askeri merkezlerini kapsamlı ve geniş çaplı bir şekilde hedef alıyor ve hangi senaryoyu takip ediyor?

Reuters ve Russia Today kaynaklı raporlar, hava saldırılarıyla eş zamanlı olarak İsrail güçlerinin Şam'ın güney kırsalındaki birkaç köy ve kasabayı işgal ettiğini ortaya koymaktadır. Şam'ın güney kırsalında, Lübnan sınırına yakın bölgelerde İsrail'in ilerlemesi ve Khan al-Sheikh ile Qatana yönünde hareket etmesi, Netanyahu'nun bu fırsatı değerlendirmek ve hatta Şam'ı tehdit etmek istediğini göstermektedir. Bunun yanı sıra, İsrail ordusuna ait hava bombardımanları ve insansız hava araçlarıyla yapılan saldırılar, Suriye ordusunun askeri tesislerini hedef almıştır.

Siyonist askerlerin, Şam, Humus ve Kamışlı yakınlarındaki stratejik üç Suriye hava üssü ile Lazkiye'deki Suriye ordusunun tahkimatlarına yönelik gerçekleştirdiği hava saldırıları anlamlı bir dizi eylemi işaret etmektedir. Bu olaylar basitçe göz ardı edilemez. Ancak İsrail'in BM Büyükelçisi Danny Danon, bu önemli saldırılara değinmeden yalnızca Golan Tepeleri'ni işaret ederek şu iddialarda bulunmuştur: "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine açıkladığım üzere, biz Suriye-İsrail sınırında güvenlik tehdidine ve vatandaşlarımıza yönelik oluşturulan riske yanıt olarak sınırlı ve geçici önlemler aldık."

Netanyahu'nun Suriye'deki tahrik edici eylemlerinin bir diğer önemli boyutu ise, Hermon Dağı'nın işgal edilmesidir. 2814 metre yüksekliğindeki bu dağın işgali, Suriye ve Lübnan sınırını meşru bir hedef olarak göstermektedir. Doğu Akdeniz'in en yüksek zirvesi olarak bilinen bu dağ, son derece yüksek bir stratejik öneme sahiptir.

Golan’dan Suriye’ye kadar

Daha önce Siyonist rejim, Golan Tepeleri'ni önemli bir dönüm noktası ve varlığının devamına yönelik askeri bir tehdit olarak görüyormuş gibi davranıyordu. Ancak şimdi işgal altındaki toprakların sınırlarıyla temelde hiçbir ilgisi olmayan yerlere saldırıyor. Bu, Siyonist rejimin ciddi anlamda Suriye'nin savunma gücünü yok etmeye çalıştığı ve bu Arap ülkesinin orta vadede büyük güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor. Bütün bunlara ragmen Heyet Tahrir eş- Şam terör örgütü İsrail'in açık saldırganlığına sessiz kalıyor ve tepki vermeye hazır değil.

Siyonist rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun son günlerdeki sinsi eylemlerinden biri de, 1974'te İsrail ile Suriye arasında yapılan anlaşmanın artık geçersiz olduğunu ve buna uymayacağını iddia etmesidir. İsrail bu nedenle askerlerini Golan'a gönderdi. Siyonist rejimin güçleri Birleşmiş Milletler'in bu işgal eylemini eleştirdiği ve 1974 anlaşması hükümlerinin uygulanması ve Golan'ın istikrarının korunmasının gerekliliğini vurguladığı bir durumda işgal altındaki Golan'da bulunuyor.

Birleşmiş Milletler'in İsrail'in ahlak dışı ve işgalci eylemlerinin darkında olduğu açıktır. Bu nedenle güçlerinin bu bölgede kalacağını duyurdu. Birleşmiş Milletler Sözcüsü Stephane Dujarric de Siyonistlerin Golan'ın üç noktasındaki varlığını 1974 anlaşmasına aykırı olarak değerlendirerek bunu kınadı. Ayrıca Lübnan Hizbullah Hareketi, Kuveyt, Katar, Ürdün, Yemen ve İran da Suriye ile tampon bölgenin işgalini kınadı.

Siyonist rejimin önceki prosedürleri, Tel Aviv'in öncelikle yeni bölgesel fırsatlardan yararlanma arayışında olduğunu gösterdi. İkinci olarak da Birleşmiş Milletler barış güçlerine saldırması ihtimali bile göz ardı edilemez.

Siyonistlerin safsatası

Batı medyasında yayınlanan habere bakıldığında, ABD ile Siyonist İsrail arasında, Suriye'deki askeri tesislere yönelik hava saldırısını meşrulaştırmaya yönelik açık bir gizli anlaşma ve koordinasyon olduğu görülüyor. Associated Press, ABD Merkez Komutanlığının (CENTCOM) İsrail'in Suriye saldırılarına ek olarak Amerikalıların da 80 noktaya hava saldırsı söylediğini bildirdi. İşgal ordusunun Suriye'ye düzenlediği saldırıları meşrulaştırmaya çalışan rejimin dışişleri bakanı Gideon Saar, "Aşırılık yanlılarının eline geçmesin diye' kalan kimyasal silahlar veya uzun menzilli füzeler ve roketler gibi stratejik silah sistemlerine saldırdık." dedi. Financial Times gazetesi de bir haberinde Siyonist rejimin liderlerinin, Esad hükümetinin düşmesine rağmen İran ve Lübnan Hizbullah Hareketi’nin Suriye'de hala nüfuz sahibi olduğuna inandığını duyurdu. Siyonistler Suriye saldırılarını meşrulaştırmak için gelişmiş silahların Suriyeli muhalif gruparı tarafından kullanılmasını önlemek için önleyici tedbirler aldığını iddia ediyor.

El-Colani ve Erdoğan neden sessiz?

Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) terör örgütünün lideri Ebu Muhammed el-Colani ve beraberindeki terör grupları İran’ın Halep Başkonsolosluğuna saldırdıkları gün, Filistin bayrağı dışında diğer tüm simge ve sembollere hakaret ve saygısızlık yaparak, Filistin'in büyük destekçisi gibi davrandılar. Ama şimdi HTŞ’li terörsitler Filistinlilerin en büyük düşmanı İsrail’in Suriye saldırıları karşısında sessizliğini koruyor. Dolayısıyla Colani ve yoldaşlarının sessiz duruşu, onunla Netanyahu arasında daha önceden yapılmış gizli bir anlaşma olasılığının açık bir işareti olarak değerlendirilebilir. Onlar Suriye’nin savunma gücünün tamamen yok edilmesi için anlaşmış olabilirler ve Suriye bundan sonra savunma gücünü sağlamak için Siyonist rejime, ABD’ye ve Türkiye'ye güvenmek zorunda kalabilir.

Bölgede önemli bir aktör olan Türkiye, HTŞ ve diğer teröristlerin silahlandırılmasında rol almış ve son gelişmeleri açıkça desteklemiştir. Türkiye Dışişleri Bakanlığı İsrail'in Suriye'deki ilerleyişine tepki gösterirken Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda sessiz kalmıştır. Siyonistlerin, İran İslam Cumhuriyeti ile düşmanlığını sürdürüp direniş eksenine baskı yapmakla kalmayıp, Suriye ve Türkiye'nin güvenliğine de zarar vereceği kesindir. Netanyahu'nun düşmanca eylemlerine karşı Türkiye ve HTŞ’nin nasıl bir pozisyon alacağı merakla bekleniyor.

News ID 1922489

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha